Marmaris İçmeler ve Turunç
Günübirlik Marmaris İçmeler ve Turunç
Tam gün Marmaris İçmeler ve Turunç tarafı.. Yol yorgunluğu ve bir önceki gece geç saate kadar dışarıda kalmam nedeniyle, sabah biraz geç uyanıp, kahvaltıya indim. Büfe gayet yeterliydi, sıcak ve soğuklarla, sadece kahvenin tadı idare eder ve onun dışında güzeldi. Zaten açık büfelerde makinadan güzel kaliteli kahve bulmak genelde zor oluyor. Yine de şikayet edemem, kahvaltı güzeldi. Ama sezon daha tam başlamamış- Mayıs ayı başı olmasına rağmen akşam Marmaris sahil ve merkez epey kalabalıktı, yabancı ve Türk turistler ve buranın yerlileri.
Supreme Hotel Marmaris’te akşam yemeği de büfe olarak satın alabiliyorsunuz veya yarım pansiyon fiyata dahil olabiliyor. Yurt dışından herşey dahil olarak da gelenler çoğunluktaydı otelde. İngiliz ve Rus ağırlıklı turistler “all-inclusive” concepti ile Türkiye’ye genelde çok düşük fiyatlara, geceliği 5-10 pound gibi düşük rakamlara geliyorla. Türkiye Batı Avrupa ve özellikle İngilizler için hala çok ucuz bir ülke olmasına rağmen otelden pek dışarı çıkmıyorlar ve esnafa ve çarşıya çok fazla getirileri fazla olmuyor. Benim yerel otel ve dükkan sahiplerinden duyduğum bu, doğru veya yanlış tam bilemiyorum.
Marmaris Turist Profili
Ülke olarak doğa, tarih, deniz çok iyi şeyler var ama, İstanbul dışındaki, ve özellikle Akdeniz ve Ege sahil şeridi, Türkiye’yi uygun fiyatlı olduğu için tercih eden turistlerle dolup taşıyor. Mesela Marmaris’teki esnafa sorun, eskiden buralara Finlandiyalılar çok gelirdi derler. On beş yirmi sene kadar önce geldiğimde ben de bunu fark etmiştim.
Bir yandan aşırı yapılaşma ile, ve belki de bu muhafazakarlaşan daha bir Orta Doğu ülkesi halini alan yeni imajımızla öyle çok da yüksek beklentilerin olmaması gerekiyor. Arap ve diğer Orta Doğu ve Türkiye’ye yakın yerlerden gelen turistler artıyor tahminim, batılılar çekilirken. Son bir iki yıldır olan şeyler, sektörde herşeyi alt üst etti ama bundan sonra artık durum neyi gösterirse.
Marmaris’teki ikinci günümü İçmeler ve Turunç tarafına ayırdım, burada merkezde yerleşik olan bir tanıdıkla bir iki saat görüştükten sonra yola koyuldum. Yine sahilden, bu sefer sağ tarafa İçmeler’e doğru yürüyerek, arada fotoğraf çekerek yaklaşık bir 7 km kadar yürüdüm. Istanbul’da sürekli bilgisayar başında oturma sonucu aldığım 3-4 kiloyu da vermek istiyordum.
Marmaris’ten İçmeler’e
Ama bu otellerdeki kahvaltı ve yemeklerle çok da mümkün olmayacak gibi görünüyordu. Sahil çok güzel, Marmaris’te her yer yemyeşil ve sahil boyunca da daha büyük oteller ve beach barlar, cafeler ve restoranlar yer alıyor. Sezon daha yeni başlıyor olmasına rağmen bir canlılık vardı. Havalar da sıcak olduğundan denize girenler de vardı.
İçmeler Nasıl Bir Yer?
Zaten biliyorsunuz, özellikle Antalya’da kışın ortasında bile denize giriyor bazı Rus ve Ukraynalı turistler veya yerleşik yabancılar. İçmeler’e yolu yürümem bir saatten biraz fazla sürdü. Burası Marmaris merkeze göre daha sakin ve ufak bir yerleşim. Sahilde ve içerlerde yabancı turistlere yönelik turistik dükkanlar, büyük ve küçük oteller mevcut. İçmeler halk kumsalı Marmaris’ten daha geniş ve su da burada daha berrak göründü bana. Yani mavili yeşilli görüntü çok iyiydi ve kum da biraz kırmızımsı açık bir kahverengi.
Dikkatimi çeken bir nokta da o, Marmaris bölgesinde toprağın rengi daha bir kırmızı gibi. Neredeyse Avustralya’daki sub-tropik ve tropik iklimde yer alan Kuzey Yeni Galler ve Queensland’de olduğu gibi. Zaten yemyeşil olan doğasıyla, diğer yerlere göre daha tropik bir görüntü ve ambiyans hakim Marmaris’e. Geniş derken epey dar bir koy aslında, ama kumsalın eni daha geniş ve belde- evler ve otellerle yerleşim içeri tepelere doğru dikine genişliyor. Biraz Kemer’in merkezini ve beldelerinin yerleşimini andırıyor burası.
Emlak da tahminim hiç ucuz değil. İçmeler ve çevresinde görüntü harika ve her yer yemyeşil. Yalnız buranın nispeten dar bir koy olması ile de yazın çok kalabalık olduğu söyleniyor. İçecek birşeyler aldıktan sonra, Marmaris’ten gelip Turunç’a giden arabaların nereden geçtiğini ve saatlerini öğrendim- durakta bilgi mevcut ve iki saatte bir araba var.
İçmeler’den Turunç’a
Minibüsün gelmesine biraz daha vakit olduğundan ben tepeden yukarı yola koyuldum. Turunç, İçmeler’den bir sonraki koy ve haritada çok yakın gözüküyor, tekneyle de gidilebiliyor. Yüksek sezonda daha sık saatleri bu hizmetin ve Marmaris’te satın alabileceğiniz bir sürü tekne turu var, sizi Turunç da dahil çok değişik koylara götürüyorlar.
Marmaris merkezin denizi temiz gibi, kumsalı da fena değil ama hani akvaryum gibi falan da değil. Benim kanaatim, Bodrum ve Didim bu konuda daha avantajlı. İçmeler’den biraz yukarı çıkınca iki tarafı ağaçlı çok güzel de kokan orman yolu belirdi. Çıkarken birkaç ayrı noktadan da tepeden aşağı doğru İçmeler’i içine alan muhteşem manzarayı izleyebilirsiniz.
Yol epey yokuşlu ve acayip bir bacak egzersizi yaptım bu arada. Arabanın da gelmesi biraz zaman aldı ve sanıyorum bir saat kadar daha yürüdüm. Ama gerçekten yol ve manzaralar öyle güzel ki, sıkılmak mümkün değil. Turunç İçmeler merkezen yaklaşık 12 km mesafede ama yokuşları, iniş çıkışları hesaba katınca bu 20km gibi.
Bu yol da çok güzel, eminim tekneyle de sahili ve koyları görebiliyorsunuz- daha değişik bir görüntü. Giderken arabayla, dönüşte de eğer saatleri uyarsa tekneyle dönmek en mantıklısı, fikrimi sorarsanız. Tabi gideceğiniz tekne turlarında Turunç dahil değilse, bunu yapmak daha mantıklı. Turunç’a 20-25 dakika sonra vardık, yine inişte harika bir manzara sizi karşılıyor.
Turunç Nasıl Bir Yer?
Burası İçmeler’e göre de daha küçük, alan olarak yaklaşık üçte biri kadar bir yerleşim merkezi. Nüfusu da yaklaşık beşte biri. Turunç kış nüfusu 2000 civarında, İçmeler’inki de 10 bin civarında ve aslında her ikisi de Marmaris’e bağlı mahalleler. Koylar ve çevre harika ama tabi kışın yaşamak açısından biraz fazla sapa kalabilir. Yine herkesin tercihlerine göre değişebilecek bir durum bu.
Çarşıya biraz göz attım, yeterli sayıda dükkanlar var ve birkaç otel. Gayet sessiz sakin bir yer, kafa dinlemek isteyenler için güzel bir seçenek. En güzel nokta da Turunç Resort Hotel’in olduğu sağ taraftaki koy, buranın yukarısı fotoğraf için güzel bir nokta. Otelin giriş bahçesinin içinden geçiliyor ama güvenlik müsade etti.
Daha sonra yukardan yokuşlu yollardan ağaç ve evlerin arasından dolanarak yine kasaba merkezine ve halk plajına ulaştım. Su acayip temiz görünüyordu, renk de yeşilin tonları. Kumsal kum ve taş, denizin içi de taşlık olmasından dibi görünüyordu ve dalga da yoktu. İlerdeki iskeleden denize girdim, su hafif soğuk olasına rağmen çok keyifliydi burda yüzmek. Pek kimseler de yok, koy tek bana ait gibi geldi.
Sahilde bir iki yerde sezon için inşaat ve hazırlıklar devam ediyordu ama son derece huzurlu ve harika bir yer Turunç. Daha sonra merkeze döndüm hafif birşeyler yemek için. Bir süre sonra da Marmaris’e dönen araba geldi ve yabancı turistlerle falan dönüşte araba epey kalabalıktı, biraz ayakta durmam gerekti. Yol da çok kısa değil hani ve çok yokuşlu. Marmaris’e dönüşte otele yakın yoldan biraz daha erken indim ve büyük otellerin olduğu sahilin iç kısımlarını biraz keşfettim. Çok hoş bir yer Marmaris, şehir veya ilçe olarak Türkiye standartlarının epey üzerinde.
Ve Bodrum kadar pahalı olmasa da artan emlak fiyatlarıyla da buraya olan talep kendini belli ediyor. Otele döndüm birkaç saat dinlenmek, akşam da yemek ve gece hayatını daha iyi görmek için yine Marmaris merkez. Yine Atatürk Caddesi’nde, sahil yolunda, marina civarları ve çarşıda epey bir kalabalık vardı.
Ertesi gün de Kleopatra- Sedir Adası ve Gökova’daki üç dört koyu gezdiren tekneyle tam gün tura çıkacağımdan dışarda çok geç kalmadım. Otelde de oda, girişin hemen üstünde olmasına rağmen sessiz sakindi ama duvarlar ince olduğundan, yan odanın banyosundan gelen sesler haricinde :). Ertesi gunkü tekne turu için sabırsızlanıyordum.
Son yorumlar